Haberler

Şehzadeler Şehri Amasya | Meloni Tur

Şehzadeler Şehrinde Tarihe Yolculu   

 
 
 

Amasya, tarihi adı ile Amaseia toprakları, 7500 yıldır birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, Anadolu’nun en eski yerleşim alanları arasında sayılmaktadır. Bu özel coğrafyada binlerce yıldır yaşayan uygarlıklar, kalıcı eserler, izler bırakmışlar. Amasya da bu tarihi değerlerini, kültürünü günümüze taşıyabilmiş. Şehir antik İris bugünkü adı ile Yeşilırmak Nehri kıyısında dağların arasında vadiye konumlanmış, sırtını Harşena Dağı’na dayamış. Amasya, tarihi zenginliğinin yanı sıra coğrafi konumu ve Yeşilırmak kıyısına inci gibi dizilmiş yalı boyu evleri ile bir ressamın elinden çıkmış yağlıboya tablo gibi görüntü sunuyor.

Ülkemizin ikinci uzun nehri olan Yeşilırmak, Amasya’ya bereket, sakinlik ve renk vermiş. Yeşilırmak’ın kenarındaki verimli toprakları ile öncelikli geçim kaynağı tarım ürünleri olan Amasya, sahip olduğu değerler ile Orta Anadolu şehirleri arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olmuş.  

Amasya özellikle son yıllarda turizm sektörüne yapılan yatırımlar ve tanıtım ile turistlerin ilgisini çeken bir şehir kimliğini kazanmış. 

Niçin Amasya
    • Amasya tarihi M.Ö. 5500 yıllarına dayanıyor. Geç Neolitik Çağ’dan beri bölgeyi topraklarına katmak istemiş güçlü devletler. Hititler, Frigler, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Roma İmparatorluğu, Bizans, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Eretna Beyliği ve Osmanlılar hüküm sürmüşler. Bu kadar çok medeniyetin yaşadığı topraklardan günümüze kalanlar bize tarihe yolculuk fırsatı sağlıyor.
    • Osmanlı şehzadeleri bu şehirde yetişmişler. Osmanlı tahtına oturan yedi ünlü sultan ve şehzadeler burada öğrenmiş devlet yönetimin inceliklerini. 
    • Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum belgesi olan Amasya Genelgesi bu şehirde imzalanmış. Atatürk Amasya’da bağımsızlık meşalesini yakmış.
    • Amasya’nın görkemli, şehre hakim kalesi, antik kral mezarları, köprüleri, camileri, külliyeleri, hamamları, müzeleri, yalı boyu evleri ile her anınızı dolu dolu geçireceğiniz bir şehir.
    • Bu topraklarda ünlü bilim adamları, sanatçılar yetişmiş. Dünyanın ilk coğrafyacısı Strabon MÖ 64 yılında burada doğmuş. Dünyayı dolaşmış, tarih ve coğrafya kitapları yazmış. Sonrasında tekrar memleketine dönmüş ve burada ölmüş. Osmanlının ilk cerrahı Şerefeddin burada tedavi etmiş hastalarını. Hat sanatının ustalarından Şeyh Hamdullah burada eserlerine can vermiş. Divanı olan ilk kadın şair Mihri Hatun bu şehirden ilham almış. 
    • Amasya mutfağı hem Karadeniz hem Orta Anadolu mutfağının zenginliklerini bir arada sofralara getiriyor. Daha önce adını duymadığınız çorbalar, yemekler ve hamur işleri tadabilirsiniz.
    • Amasya gezisi sırasında Hititlerin başkenti Hattuşaş ve çevredeki antik kentler, Çorum ve Tokat gezileri de yapabilirsiniz. Ancak başka bir bölgeye giderken Amasya’yı duraklama noktası yapıp, ruhunu hissetmeden ayrılmayın bu şehirden.
Ulaşım

Amasya Orta Karadeniz’de, Çorum, Samsun ve Tokat ile çevrelenmiş, denize kıyısı olmayan bir şehrimiz.

Amasya Merzifon Havalimanı’na THY İstanbul Havalimanı’ndan ve Pegasus Hava Yolları’nın Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan direk uçuşları bulunmaktadır. Karayolu ile Amasya Ankara arası 320 km, 4 saatlik bir yolculuk ile ulaşılabiliyor. Biz Ankara’dan karayolu ile ulaşmayı tercih ettik, rahat bir yolculuğun yanı sıra Hattuşaş’ı gezme şansımız oldu. UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan, Hitit Uygarlığının başkenti  Hattuşaş, Çorum’un Boğazkale ilçesinde. Orta Karadeniz Bölgesi gezileri sırasında mutlaka görülmesi gereken bir antik kent. Ayrıca zaman yaratabilirseniz yine Çorum şehir merkezindeki Çorum Arkeoloji Müzesi’nde Hitit dönemi eserlerini görebilirsiniz.

Konaklama

Konaklama tercihiniz Amasya’ya özgü bir otel olabilir. Biz özellikle yalı boyu evlerinden birinde konaklamak istedik. Yeşilırmak kıyısında yan yana sıralanmış eski Türk evleri restore edilmiş ve butik otel olarak hizmet vermekte. Çoğunlukla aile işletmeleri, üç dört odalı konaklar bu şehre yakışıyor, bize de farklı bir nostalji yaşattı. Bu konaklar içinde en büyüklerinden biri Saat Kulesi’nin yanındaki Öğretmen Evi. Yerinin merkeziliği ve büyüklüğü ile düşünülebilir.

Biz küçük bir konak olan Gönül Sefası Oteli’nde kaldık. Aile işletmesi olan dört odalı otelde iki kişilik odalarda oda kahvaltı 350 TL ödedik. Küçük bir avlusu olan otelin odaların temizliği, kahvaltısının zenginliği ve hizmeti beklentimizi karşıladı. Asıl güzelliği odaların balkonunun Yeşilırmak Nehri’ne bakması idi. Sabahları nehir üzerinde güneşin pırıltısını, akşamları da şehrin ışıltıları ile yaşayan şehri görebiliyorduk. Yalı boyunda daha büyük konaklar ve oteller bulabileceğiniz gibi dağa yaslanmış daha yeni termal otellerde de kalabilirsiniz.

Gezelim Görelim

Her anlamdaki zenginliği ve bu zenginliğinin farkına varılıp yatırım yapılarak korunmuş şehrimizi biz de adım adım dolaşmak üzere programımızı yaptık.

Biz bu güzel kentte dört gece konakladık, ilk gün Ankara-Amasya yolunda Hattuşaş’ı detaylı gezdik, ikinci ve üçüncü gün adım adım Amasya turu yaptık. Son günümüzü özellikle UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’nde yer alan  Ballıca Mağarası ve Tokat’ın tarihi yerlerine ayırmak istedik. O kadar yol geldikten sonra en çok görmek istediğimiz Ballıca Mağarası’nın işletmesini alan müteahhit tarafından düzenleme yapılacağı gerekçesiyle kapatıldığını öğrendik. Eylül ayında turizm sezonunda yapılan kapatma bizim için gerçekten hayal kırıklığı oldu. Yine de Tokat gezimize devam ettik, tarihi Tokat yerlerini gezip ve ünlü restoranı Pirhan’da Tokat Kebabı tadımı ile son günümüzü geçirip, Amasya’ya geri döndük. 

Bu kadar genel bilgiden sonra, adım adım dolaşmaya başlayabiliriz, kadim şehir Amasya’yı. 

Yalı Boyu Evleri

Şehre girer girmez Yeşilırmak Nehri kıyısına dizilmiş evler mimarisi ile dikkat çekiyor.  M.Ö 5 binli yıllarda yerleşim görülen Amasya’da birçok uygarlıklar yaşamış, Türklerin Anadolu’ya girmesinden sonra 1075 yılından itibaren Türklerin memleketi olmuş. Evler de doğal olarak klasik Türk Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyor. Ahşap ve hımış tekniği ile yapılan evlerin Selçuklu ve erken Osmanlı döneminden olanları günümüze ulaşamamış ancak geç Osmanlı döneminden kalanları restore edilerek kullanıma açılmış.

Deprem bölgesi olan Amasya’da 1915 yılında ve 1939’da yaşanan depremler ve sel felaketleri zaten çok dayanıklı olmayan evlere hasar vermiş. Bu evler arasında en az etkilenen Hatuniye bölgesi evleri restorasyonlarla şehri süslemeye devam ediyor. En sevindirici yönü bölgenin 1.derece sit alanı ilan edilerek tarihi dokunun korunmaya alınması  olmuş.

Evler nehir kıyısında Roma döneminden kalma surların üzerine yerleştirilmiş. İki katlı evler Yeşilırmak yönüne doğru cumbalı ve bitişik nizamlı yapılmış. Evlerin çoğunun avlusunda kuyu ve ocak bulunmakta. Şehrin bu özgün mimari dokusunun korunmuş olması, şehrin turistik  cazibesini daha da artırmış.

Kral Mezarları

Amasya Yeşilırmak Nehri’nin ortasından geçen vadi içinde kurulmuş sırtını da haşmetli Harşena Dağı’na dayamış. Bu dağın güney eteklerini, Romalılar şehri istila edene kadar hüküm süren Pontus Krallığı kral mezarları ile süslemiş. Bu anıtsal kral mezarları 2015 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’nde yer almaktadır.

Antik çağın önemli krallıklarından Pontus Krallığı’nın (MÖ 301-47) başkenti Amasya olmuş. Kurucu kral I.Mithridates Ktistes ile birlikte beş kralın anıt kaya mezarları, Harşena Dağı’nın dik yamaçlarına oyulmuş. Öldükten sonra dirileceklerine inanan kralların anıt mezarlarının arkaları U şeklinde oyulmuş. Bunun nedeni kralların hem vücutlarının sudan etkilenmemesi hem de halkın  Tanrı kralların etrafında dolaşarak  tavaf etmesini sağlamak olduğu düşünülmektedir.

Amasya kral mezarları Anadolu’daki en büyük kaya mezarları olduğu gibi dünyada da önemli kaya mezarları arasında sayılmaktadır.

Kral mezarlarına Hatuniye Mahallesi’nde Yeşilırmak Nehri’ne paralel yalı boyu evlerinin ön tarafından yürüyerek kolaylıkla ulaşabilirsiniz.  Harşena Dağı’nın eteğinde giriş kapısından sonra merdivenlerden tırmanma başlıyor. Merdivenlerin ortasında günümüzde tamamen yok olmuş kızlar sarayının üzerinde bir kafe yer alıyor. Bu kafede soluklanıp Amasya’nın doyulmaz manzarasını seyredebilirsiniz. Kızlar Sarayı’nın sol tarafında üç kral mezarı ve Osmanlı hamamı yer alıyor. Mezarların arkasına da dolaşabiliyorsunuz. Kafenin sağ tarafından biraz daha tırmanmaya devam ederseniz iki kral mezarı daha sizi bekliyor. Hem kral mezarları hem de Amasya manzarası tırmanmanın tüm yorgunluğunu alıyor.

Harşena Kalesi

Kral mezarlarına tırmanarak Harşena Dağı’nın bir bölümüne ulaşmıştık, ancak şehrin her noktasından da görünen en tepedeki Yukarı Kale’ye çıkmadan olmaz tabii. Kalenin yüksekliği gözünüzü korkutmasın, kalenin giriş kapısına kadar araba ile çıkılabiliyor.